Bir bilimkurgu yazarının hayatı, tek gerçek aşkı olarak gördüğü kadını kaybetmesinin ardından tamamen değişir. Bu büyük kaybın ardından birkaç yıl boyunca hayatına farklı kadınlar girip çıkar, ancak hiçbiri onun için aynı anlamı taşımaz. Yazar, zihninde sürekli olarak eski aşkının anılarını yaşatırken, yeni deneyimlerinde de bu kaybın izlerini aramadan duramaz. Filmlerine ve hikayelerine yansıyan bu derin hüzün, yaratıcılığını bile etkiler. Her yeni kadınla, kaybettiği aşkını unutmaya ve yeni bir başlangıç yapmaya çalışsa da, eski yaraları iyileştirmek hiç de kolay değildir. Bu süreçte, bilimkurgu dünyasında yarattığı karakterler ve olaylar, onun içsel yolculuğunu ve duygusal karmaşasını daha da belirgin hale getirir. Yaşadığı dalgalanmaları ve içsel çatışmaları, yazdığı eserlerde de hissettiren yazar, zamanla kendini sanatına daha fazla kaptırır. Tekrar sevmek ve kaybetmenin ağırlığı ile başa çıkmak, onun hayatındaki en büyük mücadele olur.
Film hakkındaki düşüncelerinizi paylaşın