John Forbes Nash, kazandığı prestijli bir burs sayesinde Princeton Üniversitesi'nde öğrenim görmeye başlar. Bu süreçte, parlak zekasını her daim hissettiren Nash, çevresindekilerle uyum sağlamakta zorluk çeker. Her ne kadar sosyal becerileri sınırlı olsa da, Nash’in matematiğe olan ilgisi ve yeteneği onu ön plana çıkarır. İnanılmaz bir teoriyi ortaya atarak, bu teoriyi kanıtlama aşamasına kadar gelir. Zamanla, bu başarısıyla matematik çevrelerinde ünlü bir isim haline gelir. Ancak, bu parlak kariyerinin arasında, Nash’in hayatı beklenmedik bir şekilde karmaşıklaşır. Şizofreni belirtileri göstermeye başlar ve bu durum zamanla daha da kötüleşir. Nash artık gerçek dünya ile kendi zihninde kurguladığı gerçeklikler arasında ayrım yapamaz duruma gelir. Bu durum, onun hem kişisel hem de profesyonel yaşamını derinden etkiler. Filmin ilerleyen bölümlerinde, Nash’in bu zorlu zihinsel savaşı ve gerçekliği tekrar bulma çabası dramatik bir şekilde ele alınır. Nash’in hayatı, izleyicilere hem bir dram hem de bir başarı hikayesi sunar.
Film hakkındaki düşüncelerinizi paylaşın