Bir gece yönetmen Ari Folman, barda arkadaşıyla oturmuş sohbet etmektedir. Arkadaşı, Ari’ye sürekli gördüğü bir kabustan bahseder. Kabuslarında sürekli olarak 26 tane vahşi köpeğin peşinden koştuğu sahnelerle karşılaştığını anlatır. Bu kabusun, iki adamın da Lübnan Savaşı’nda yaşadıklarıyla ilgili olduğuna dair bir kanıya varırlar. Ari, hayatının o dönemiyle ilgili pek bir şey hatırlamadığını fark edip bu durum karşısında şaşkına döner. Bu ilginç durumu aydınlatmak ve hafızasını geri kazanmak amacıyla, dünyanın dört bir yanındaki dostlarını ve asker arkadaşlarını bulmaya karar verir. Onlarla savaşta yaşananlar hakkında konuşarak o dönemle, kendisiyle ve geçmişiyle ilgili gerçekleri ortaya çıkarması gerekmektedir. Ari, bu gizemi deşmeye başladıkça, hafızası yavaş yavaş uyanır ve gerçeküstü resimlerle dolmaya başlar. Lübnan Savaşı sırasında yaşadığı bu anılar, onun zihninde adeta canlanarak, savaşın vahşi gerçeklerini ve kendi içsel çatışmalarını gözler önüne serer. Bu süreçte karşılaştığı hikayeler ve anılar, ona sadece geçmişteki olayları değil, aynı zamanda kendi kimliğini de yeniden keşfetme fırsatı sunar. Film boyunca, Ari'nin içsel yolculuğu ve hafızasının derinliklerinde saklı kalmış anılarla yüzleşmesi, izleyiciye hem duygusal hem de düşünsel bir deneyim yaşatır. Gerçekle hayal arasında gidip gelen bu karanlık ve yoğun film, izleyiciyi Ari'nin dünyasına çeker ve onunla birlikte bir bilinmeze doğru sürükler.
Film hakkındaki düşüncelerinizi paylaşın