Film, gerçek bir yaşam öyküsünden esinlenerek çekilmiş ve eşcinsel bir oğul ile muhafazakâr Hristiyan annesi arasındaki karmaşık ve zorlayıcı ilişkiyi gözler önüne seriyor. Mary Griffith, dindar bir Hristiyan olarak yaşamını sürdürmektedir. Ancak, oğlu Bobby'nin eşcinsel olduğunu öğrendiğinde büyük bir şok yaşar. Tanrı'nın onu "iyileştireceği" umuduyla oğlunu sürekli olarak kiliseye gitmeye zorlar. Mary, oğlunun dini inançlar aracılığıyla değişebileceğine inanır. Ancak kilisenin eşcinsellere karşı aldığı sert tutum ve olumsuz yaklaşımlar, Bobby'nin kendini daha da yalnız ve dışlanmış hissetmesine neden olur. Sonuç olarak, Bobby evini terk eder ve bu yabancılaşma onu derin bir depresyona sürükler. Ne yazık ki, bu depresyon Bobby'yi trajik bir şekilde intihara kadar götürür. Film, sadece Bobby'nin yaşamını değil, aynı zamanda bu trajedi karşısında Mary'nin kendi inançlarını sorgulamasını ve bireylerin farklılıklarına karşı nasıl daha anlayışlı olunması gerektiğini de anlatır.
Film hakkındaki düşüncelerinizi paylaşın