1970'li yıllarda San Francisco'da geçen film, 15 yaşındaki Minnie'nin hayatını ele alıyor. Minnie, çizmeyi ve çizgi romanları çok seven bir gençtir. Ayrıca, yaşadıklarını ya da aklından geçen en çılgın düşünceleri bir kayıt cihazına kaydederek günlük tutar. Bu yönüyle sıradışı ve oldukça yaratıcı bir karakterdir. Minnie'nin tek cinsel deneyimi ise kendisinden yaşça büyük olan annesinin erkek arkadaşı Monroe ile olur. Bu olay, onun hayatında bir dönüm noktası oluşturur ve Minnie, bu deneyimin cinsel bir çekim mi, yoksa aşk mı olduğunu sorgulamaya başlar. Bir süre sonra, Minnie kendini düşündüğünden çok farklı bir dünyada çıkış yolu ararken bulur. Kendi cinselliği, kimliği ve duygusal ihtiyaçlarıyla yüzleşmek zorunda kalır. Minnie'nin yaşadıkları, genç bir kızın büyüme sürecinde karşılaştığı zorlukları ve içsel çatışmaları son derece çarpıcı bir şekilde ortaya koyar. Ayrıca çizim yeteneği ve hayal gücüyle iç dünyasını dışa vurması, ona bir tür kaçış ve rahatlama sağlar. Phoebe Gloeckner'in tiyatro oyunundan beyazperdeye uyarlanan bu filmin yönetmeni, ilk yönetmenlik deneyimini gerçekleştiren Marielle Heller. Başrolleri ise genç oyuncu Bel Powley, Alexander Skarsgård ve Kristen Wiig paylaşıyor. Gloeckner'in eseri, Heller'in yönetmenlik yetenekleriyle birleştiğinde, izleyiciye hem duygusal hem de düşündürücü bir sinema deneyimi sunuyor. Film, Minnie'nin eşsiz dünyasına ışık tutarken aynı zamanda izleyicilere gençlik, cinsellik ve kimlik konularında derinlemesine bir bakış açısı kazandırıyor.
Film hakkındaki düşüncelerinizi paylaşın