Adamlar hikayesinde, genç bir kadın olan Harper'ın kocasının ölümünden sonra İngiltere'nin kırsalında yalnız başına bir tatil yapması anlatılıyor. Harper, yaşadığı trajediye rağmen iyileşmek umuduyla İngiliz kırsalında bir tatil planlar. Ancak ormanda birinin ya da bir şeyin Harper'ı takip ettiğini fark etmesiyle tatili kâbusa döner. Harper, kocasının ölümünden sonra derin bir acı ve yalnızlık hissiyle başa çıkmaya çalışırken, değişiklik yapmanın hayatını biraz olsun renklendireceğini düşünmüştü. İngiltere'nin huzurlu ve sakin kırsalında sessizliği ve doğayı hissetmek istemişti. Ancak, doğanın sessizliğinde bile bir tehdit algılamaya başladı. Ormanda sanki biri sürekli onu izliyormuş gibi bir his vardı. Harper, takip edildiğine dair sadece birkaç kez garip sesler duymuştu. İlk başta bunları rüzgarın çıkardığı normal sesler sanmıştı. Ancak, her seferinde bu seslerin git gide daha belirgin hale geldiğini fark etti. Adımların yakınından geliyor gibi duymaya başladı. Derin bir endişeyle, arkasını döndüğünde ise hiç kimseyi göremedi. Bu durum, Harper'ın zihninde şüphe ve korku tohumları ekmişti. Ne zaman yürümeye başlasa, sanki biri her adımını takip ediyormuş gibi hissediyordu. Bu durum onu rahatsız etmeye başlamış ve tatilinin keyfini kaçırmıştı. Korku, Harper'ın güvenli bir şekilde dinlenebileceği bir yer arayışına yol açtı. Ancak, her yerde hissettiği bu tehdit hissi onu adım attığı her noktada takip etmeye devam etti. Harper, bir an önce bu kâbusun son bulmasını ve rahat bir nefes almayı umuyordu. Ancak, kimin ya da neyin kendisini takip ettiğini bir türlü çözememişti. Hayal mi yoksa gerçek mi olduğunu anlamak için çevresini daha dikkatli bir şekilde gözlemlemeye başladı. Aslında, Harper'ın hayatında gerçekten birileri mi onu takip ediyordu yoksa bu sadece kafasında oluşan bir paranoya mıydı? Bu sorunun yanıtını bulmak için Harper, içinde yaşadığı şüphe bulutunu dağıtmak ve kendisini güvende hissetmek için cesaretini toplamalıydı.
Film hakkındaki düşüncelerinizi paylaşın